Beden dilinde baş hareketleri çok fazla önem taşıyor, çünkü başımızda vücudumuzun merkezi olan beynimizi taşıyoruz ve tüm vücudumuz buradan yönetiliyor. Örneğin düşünürken elimizi başımıza koymamız da bu yüzden veya bir hata yaptığımızda beynimizi cezalandırmak istercesine bir elimizle başımıza vurmamız aslında beyne karşı verdiğimiz bir tepki.
Beynin sağ lobu duygusal tarafımızı yönetirken beynin sol lobu da matematiksel yönünü ortaya çıkarır. Biz genellikle yazı yazarken, yemek yerken veya telefon ile konuşurken hep aynı ellerimizi kullanırız, aslında ara sıra değişiklik yapmak beynimizin diğer yarısını çalıştırmak için faydalı olacaktır.
Başın Duruşu
Başın duruşu, karşı tarafa vermek istediğimiz mesaj açısından etkin kullanabileceğimiz yöntemleri barındırır. Başın duruş biçimlerini kabaca birkaç bölümde inceleyebiliriz.
Başın yana doğru eğik bir biçimde durması, vücudun en savunmasız yerlerinden biri olan boynu açıkta bıraktığı için karşı tarafa güven duygusu verir. Birinin bizim hakkımızda olumlu duygular beslemesini ve bizimle ilgilenmesini istiyorsak bu duruş biçimini uygulayabiliriz.
Dik duran bir baş ise kendine güvenin işaretidir ve bu biçim güçlü kişilikler tarafından kullanılır çoğunlukla.
Başın duruşu öne doğru eğik ise, bu, olumsuz duyguların belirtisidir ve hatta yargılayıcı anlamda da olabilir. Zaman zaman politikacılar tarafından sergilenen bu duruşun tehditkâr bir anlamı da olabilir.
Arkada duran baş ise tipik aristokrat duruşudur ve saldırganlığı simgeler. Bu şekilde duran kişi boynunu karşı tarafa rahatça gösterdiği için korkusuz olduğunu anlatmak ister.
